Ben Banu, 1.80 boyunda, esmer, kendince hoş sayılacak, çevremdekilerin söylediklerine göre manken gibi bir kızım. Ben, Tekirdağın deniz kenarına yakın bir sitede çalışan, 10 yıl evvel buraya çalışmak için gelmiş bir ailenin ortanca kızıyım. Ailem köy orijinli yakalayıcı bir aile olduğu için, buralardaki kızlara göre daha kısıtlı dolaşır, giyinirdim. Babam sitenin kalorifer işi gibi teknik işleriyle ilgilenir, annem ise ev işlerine gider. Ablam 23 yaşında ve evli. Bir de bu yıl Üniversiteyi kazanıp giden erkek kardeşim var.
Burdaki seks öykülerini okumaya başlamam, İstanbuldan tatile gelen, çok iyi uyuştuğum kız dostum Ebrunun nasihati ve ısrarıyla oldu. Ben liseyi tamamlayınca okumamıştım. Evde kalıp anneme ve babama takviye ediyordum. Yazın Ebru tatile kazanç, Tekirdağda mektepler açılıncaya kadar kalıp, daha sonra İstanbula dönerdi. Ebru, ailesinin gidişatı çok iyi olduğundan ve evin biricik kızı olduğundan çok rahat davranan biriydi. Yalnızca yazları görüşsek te, Ebru benim çok iyi uyuştuğum tek dostumdu. Bu yazın da yeniden geldi.
Ebruyla olunca, ailem benim dolaşmaya ve denize gitmeme daha rahat izin verirdi. Deniz kenarında yaşamamıza karşın pek denize girdiğim yoktu, yalnızca ablam bize geldiğinde ailece gidersek, yada Ebru ile babası babamdan izin aldığında gidiyordum. Yeniden yazın sonuydu. Ebru, ailesinin geri döneceğini, ama kendisinin bir 10 gün daha mektepler açılıncaya kadar kalacağını söyledi. Haftasonu bir akrabasının yazlığına Cumadan gidip Pazartesi döneceklerini, benim de gelmemi istedi. Ben de ailemin izin vermeyeceğini, yalnızca babasının babamdan izin alırsa gelebileceğimi söyledim. Ebru da babasından rica etti.
Ebrunun babası Mustafa ağabey 45 yaşında, sportif, uzun boylu ve karizmatik biriydi. Babamla da araları iyi olduğundan, babama ısrarı neticeyi bana izin aldı. Cuma sabahı, ben, Ebru, Mustafa ağabey ve eşi Gülçin teyze ile, kalacağımız akrabalarının yanına gittik. Gittiğimiz yazlık Ebrunun teyzenin yazlığıydı. Ebrunun teyzesi, eniştesi ve oğlu Kaan bizi sıcak bir biçimde karşıladılar ve yazlığa yerleştik. Öğle yemeğimizi yedikten sonra denize gitmeye hazırlanırken İstanbuldan bir telefon geldi. Ebrunun anneannesi rahatsızlanmış, sağlık kurumuna kaldırmışlar. Bu haber üzerine tüm aile tatili kesip İstanbula dönecekken, Ebrunun annesi eşine, “Mustafa sen çocuklarla kal, biz eniştem ve ablamla gider gerekeni yaparız.” dedi. öbürleri de onayladı.
Dolayısıyla ben, Ebru, teyzesinin oğlu Kaan ve Ebrunun babası Mustafa ağabey kaldık. Onları yolcu ettikten sonra biz de zati deniz hazırlığımızı yapmıştık, denize gittik… Ebru, Kaan ve ben denize girerken, Mustafa ağabey deniz kenarında güneşleniyordu. Deniz içinde Ebru ile Kaan bir hayli birbiriyle şakalaşıp el kol harektleri yapıyorlardı. Bense azıcık tutuk ve utangaçtım, onların azıcık uzağında yüzüyordum. Bir ara dikkatimi sürükleyen enteresan birşey oldu, Kaan Ebrunun göğüs ve kalçalarını elliyor, Ebru ise Kaana babasının göreöğreneceğini, rahat durmasını söylüyordu. Bir hayli geçmişti ki ben bunalmış kenara çıkmıştım. Mustafa ağabeyin yanına selam verip uzandım. Mustafa ağabey mayo ileydi ve önündeki kabartı çok belirli oluyordu, biran oraya gözüm takılmıştı.
Mustafa ağabey gülerek, “Hayırdır Banu serinkanlısın, neden yüzmüyorsun?” dedi. Ben yalnızca, “Şeyy… ben denize girmeyi pek sevmem, sizin hatrınız için geldim.” dedim. Mustafa ağabey, “Sağol, bizi kırmadığın için teşekkür ederim.” dedi… Neler yaptığımı, nasıl zaman geçirdiğimi sormaya başlamıştı ki, mevzu döndü gezdi, erkek dostum olup almadığına geldi. Bugüne kadar yalnızca Lisede bir defa olduğunu, bir de bizim sitede çalışan birinin devamlı benle dost olmak istediğini, ama babamdan korktuğum için bunu kabul etmediğimi anlattım. O sırada yanımıza Ebru ve Kaan geldi, büfeye gidip birşeyler alacaklarını söyleyip izin istediler.
Babası da izin verdi, bize de dondurma ve su almalarını istedi. Onlar gittiler, biz hali hazırda oturuyor, sohbet ediyorduk. Akşam üzeri olmuştu sahilde çok kimse de kalmamıştı. Bir ara ben, “Mustafa ağabey ben de gidip Ebruya bakayım.” dedim. “Tabiki!” dedi… Ben büfeye giderken kıyafet başkalaşım kabinlerinin artta öpüşen şahısları fark ettim. Azıcık daha yanaşınca bunların Ebru ile Kaan olduğunu gördüm, sanki kendilerinden geçmişlerdi, birbirlerini gıdaymış gibi dudakları yapışmış, Kaan Ebrunun kalçalarını okşuyordu. Şok olmuştum. Gerçi Ebruyu erkeklerle bu biçimde ilk görüşüm değildi. Ebru çok rahat bir kızdı ve onun için böyle işler bayağıydı. Ama bu başkaydı, Kaan teyzesinin oğluydu. Bir vakit onları izledim, onlar beni farketmemişti.
Azıcık daha yiyişip derlendiler, yola çıkıp büfeye gideceklerken, ben arkalarından seslendim. Bana bir dostlarını gördüklerini, azıcık onunla sohbet ettiklerini, daha büfeye yeni gideceklerini söylediler. Ebru, istersem benim de büfeye gelebileceğimi söyledi. Ama ben babasının yanına döneceğimi söyleyip, geri döndüm. Onlara maydonoz olmak istemiyordum… Ben bütün babasının yanına vardığımda, babası yazlığa dönüp işletme ile bir işi olduğunu, onu internetten halledeceğini, istersem benim Ebruları bekleyip onlarla dönebileceğimi söyledi. Ben de yazlığa dönmek istediğimi, bunaldığımı söyledim. “Tabi, gel!” dedi.
Ebruyu da arayıp, bizim yazlığa döneceğimizi, kendilerinin de işleri bitince yazlığa gelmelerini söyledi… Yazlığa gittik. Mustafa ağabey bilgisayarın başına geçti. Ben de banyoya girip bir duş almayı geçiriyordum aklımdam. Odama girip havlumu vazgeçip, duştan sonra üzerime giyeceğim kıyafetlerimi hazırladıktan sonra üzerimdeki mayo ile banyonun yolunu yakaladım. Mustafa ağabeyi bilgisayarın başında varsayarak üzerimdeki mayonun askılarını indirip banyoya girdiğimde şok olmuştum. Mustafa ağabey anadan üryan banyodaydı ve duşa girmek üzereydi. Plajda mayosuyla gördüğüm şişkin önü, bu kez herşeyiyle karşımdaydı.
Ben afallamışlıkla kocaman yarağına bakarken, o da elimle kapatmaya çalıştığım göğüslerime bakıyordu. Afallamışlığım geçtikten sonra, “Şeyy, ben sizi bilgisayarın başında sanmıştım, özür dilerim…” derken, Mustafa ağabey yanıma yanaştı ve çok hoş olduğumu, gelmemi istedi. Donup kalmıştım sanki. İlk defa böyle birşeyle karşı karşıyaydım. Daha evvel çevremde yalnızca Ebruyu erkeklerle ve bir defa da ablamı eniştemle sevişirken gören ben, ilkkez canlı yarak görüyordum… Ellerim hali hazırda göğüslerimdeydi. Mustafa ağabey istersem değebileceğimi söyledi. Ben ise hali hazırda kendime gelememiştim ve o afallamışlıkla, “Şeyy, ilk ilk defa görüyorum…” dedim. Mustafa ağabey dudaklarıma yapıştı ve öpmeye başladı. Bugün gördüklerimin tesiriyle karşılık dahi veremedim.
Üstelik çok güzelime gitmişti, ilk defa bir erkek tarafından öpülüyordum. Mustafa ağabey beni kendine çekti, rahat olmamı, beni çok hoş bulduğunu, beni istediğini söylerken, hali hazırda beni öpüyor, elleri ile göğüslerimi kalçalarımı sıkıyordu. Ben ise birşey yapamıyor, karşılık bile vermiyordum, ama güzelime gidiyordu. Beni iyice saran Mustafa ağabey üzerimdeki mayoyu alt sürükleyerek beni çıplak vazgeçti, elimden tutarak elimi yarağına götürdü. Yarağı büyük ve kalındı. Nedense o an usuma seks öykülerinde okuduğum kalın yaraklar geldi…
Yarağı elimdeydi, okşamamı istedi, ben ise yalnızca avuçladım. O ileri geri yapıp, kalçalarımı ve amımı okşuyor, göğüslerimi sıkıp, dudaklarımı öpüyor, beni iyice zevk ayyaşı yapıyordu. Okadar zevk almaya başladım ki, amımın sulandığını hissettim. Ben de karşılık vererek, elimdeki yarağını sıkıp, dudaklarına yapıştım. Toyca öpüşmem onun daha güzeline gitmişti. Beni tekerrür sarıp, boynumu yalıyor, göğüslerimi ısırıyordu Beni omuzlarımdan alt ittirerek önünde diz çökmemi sağladı, “Yala!” dedi. Ben ise daha önnce hiç yapmadığımı, nasıl olduğunu öğrenmediğimi söyledim. Yarağını ağzıma götürmek istedi, ama ben ağzımı kaçırınca, beni ayağa kaldırdı, kendisi önümde diz çökerek amıma yumuldu. Amımı çok süratli yalıyor, sanki beni çıldırtıyordu. Bu arada parmakları ile de götümün deliğini zorluyordu… Ben artık iyice kendimden geçmiştim.
Yaşamımda ilk defa, üstelik babam yaşında biri ile sevişiyordum. Mustafa ağabey çok iyi sevişiyordu, fakat götüme soktuğu parmağı canımı acıtıyordu. Biran, “Ayyy!” diyerek irkildim. “Ne oldu, canın mı yandı aşkım?” diyerek zarifçe sordu. “Mustafa ağabey ben ilk defa böyle birşey yaşıyorum, bence bu yaptığımız çok yanlış!” diye itiraz etmek istedim. Ama o, “Bana ağabey deme, aşkım de! Herşeyin bir ilki vardır, merak etme hoş olacak!” diyerek yeniden beni önünde diz çökertti. Yarağını ağzıma vermek istiyordu, ama ben alamıyordum, kalındı ağzıma girmiyordu. “Öp onu, yala!” dedi. Bütün öperek yalamaya başlamıştım ki, saçlarımı çekti. Can acısıyla ağzımı açmam ve o kalın yarağın ağzıma girmesi bir oldu. Ağzım yırtılacak gibi, kusacak gibi oluyordum. Ama Mustafa ağabey çıkarmama izin vermiyor, başımdan tutarak sanki ağzımdan sikiyordu beni. Ben bu arada birkez daha ıslanmıştım. Mustafa ağabey de fazla sabredemeyip ağzıma boşalmaya başladı. Çok makûs bir tadı vardı, hemde çok geliyordu. Boğulacak gibi oldum. Güçle çıkarmıştım ki ağzımdan, çıkarmamla lavaboya kusmaya başlamam bir oldu…
Ben lavobaya dönmüş kusarken, Mustafa ağabey arkadan kalçalarımı ve amımı yalıyor, parmağını amıma sokuyordu. Ben hali hazırda kendime gelememiştim, fakat o anda tek düşündüğüm şey kızlığımdı. Ona bakire olduğumu, kızlığıma hasar vermemesini istedim. Mustafa ağabey de bunun üzerine amımı parmaklamayı vazgeçip, parmağını götüme sokmaya başladı. Canım acıyordu, ama Mustafa ağabey çok iyi öğreniyordu işini, bana zevk te veriyordu. Ben önünde domalmış durur halde lavaboda ağzımı devirirken, o ise parmağını götümde ileri geri yaparak sırtımı yalıyordu. İyice delirmiştim ve kendimi daha da ona teslim etmiştim.
O da bunu kavrayınca yarağını götüme sokmaya çalıştı. Yarağını götümün deliğinde iyice hissettim, fakat kalındı ve girmiyordu. Gerçeğinde korkuyordum da, istiyordum da… Bana, “Böyle kal!” diyerek, banyo dolabından losyon aldı, bolca yarağına ve götüme sürdü. Ben olacakları beklerken yeniden yarağını götüme zorladı. Yeniden girmiyordu. “Kendini rahat vazgeç, sıkma!” diyerek, lavobayo doğru dahada domalmamı istedi. Dediklerini yaptım, yine zorladı. Birden içimde tarif edilemeyecek acı hissetim, beynimde şimşekler çakıyordu. “Çıkarrr!” diye haykırıyordum, fakat kaçamıyordum zira kafam lavabonun altındaki duvara katlanmış, Mustafa ağabey de beni sıkıca anlamıştı. O kocaman yarak götümde yavaş yavaş ilerlerken, ben ise artık acıya sabredemiyordum ve ağlıyordum. Elim ayağım kesilmişti. O ise hala götüme sokmaya devam edip, “
Sex öyküsü Geçti aşkım, girdi, az kaldı!” diyordu. Kasıklarını kalçalarımda hissetiğimde acıdan kendimden geçmiş ve bayılmışım… Ayılıp kendime geldiğimde yatak odasındaydık, yüzüstü uyuyordum. Mustafa ağabey kasıklarımın altına yastık koyup beni domaltmış, arkamda götümü sikiyordu. Bende hal kalmamıştı, o ise devamlı bastırıyor, sırtımı ensemi öpüyor, götümü sikmeye devam ediyordu. 15-20 dakikadır sikmesine karşın boşalmamıştı. Acayip tarafı, bu iş bana acının yanında zevk te veriyordu. O zevkle ben de kalçalarımı ona itiyor karşılık veriyordum. Mustafa ağabey harikulade bir deneyimle sikiyordu götümü.
O kalın büyük yarağın içimde olduğuna ve götüme nasıl alabildiğime hali hazırda inanamıyordum. Her tarafım anlaşmış ve götüme deliğini sezmiyordum. Artık bende hal kalmamıştı, “Mustafa ağabey boşalll!” diye dilenmeye başladım. İyice süratlenmişti. Ben zevk ve acıdan yatağı dişliyordum. Sonunda acaip bir hırıltı ile götüme boşaldı… Yarağını götümden çıkarıp, yarağını çarşafa sildi. Bana övgüler ediyor, “Seni çok seviyorum aşkım, karıcığım!” diyor, omuzlarımı, sırtımı, belimi, götümün yanaklarını öpüyordu. Ben hali hazırda o acı ve afallamışlıkla, şok bir halde yatakta yüzüstü uyuyordum, sesim çıkmıyordu. Derken alt kattan sesler dinlendi, kesin Ebru ile Kaan gelmişlerdi. Mustafa ağabey mayosunu giyip bilgisayarın başına giderken, ben de dölden sırılsıklam olmuş çarşafı alıp banyoya koştum…