Merhaba ben Arzu 29 yaşında seksi bir kadınım. Her zaman erkeklerden alaka gördüm. Annem ve babam çok özgür insanlardı ve beni de özgür yetiştirdiler. Özellikle annemle iki arkadaş gibiydik hali hazırda de öyleyiz, her şeyi çok rahat konuşuruz. Burada çok hoş seks hikayeleri oku
dum ve ben de katkıda bulunmak için, 16 yaşımdayken şehirk kez sikiştiğim geceyi anlatmak istedim. Benim i
çin çok özel ve hoş bir geceydi. Paylaşmak istedi
m. Parasal vaziyetimiz hep iyiydi. Yazları ailece uzun tatiller yapardık. 16 yaşındaydım, 199
8 yazında Antalyada’ki 5 yıldızlı tatil köylerinden b
iltihaba gittik. Daha o yaşta 1.77 boyum, 85 göğüslerim, 57 inceci
k belim ve 93 yuvarlak dolgun kalçalarımla azametli b
ir kızdım. Kuruluşa akşam üzeri giriş yaptık.
Kendi arabamızla
gelmiştik. Uzun yol hepimizi yormuştu. Akşam yemeğini yeyip, erkenden yattık. Tabii annemle babamın sevişme sesleri hayli bir zaman uyumamı yasaklamıştı. Bizde seks asla utanılacak bir şey olmadı. Annem babam önümde sikişmezlerdi tabii, ama odalarında da, ‘Aay bizi bkocaman dinler…’ diye de kendilerini kasmazlardı. Çok küçük yaşlardan beri onların sikişme seslerini bir çok kez dinlemiştim. Şehirk dinlediğimde anneme sormuştum. O da yaşıma göre birşeyler söyleyerek, seviştiklerini anlatmıştı. Yaşım ilerledikçede daha rahat konuşup uyuşmuştuk. Ben sabah denizini çok hoşlanırım. Deniz çarşaf gibidir ve elle tutulacak gibi bir suskunluk verdır. Attığınız kulacın sesini dinlersiniz. İyi de bir yüzücüyüm. Şehirkokulda okul takımında bile surattım. Ama sonra müsabakak bana anlamsız geldi ve bıraktım. İyi yüzmek bana kar kaldı. Neyse, sabah annem babam yol ve sevişme yorguluğu ile uyurken, ben bikinimi giyip soluğu sahilde aldım. Hep küçük üçgenlerden oluşan ipli bikiniler giyerdim. Hali Hazırda de onlardan vaz geçemiyorum. Bir şezlong seçip, plaj çantamı ve havlumu bırakıp, uçuk sarı tül elbisemi çıkarıp hazırlanıyordum ki, ‘O’ da sahile geldi. ‘O’ 1.90 breylerinde, kumral, antik Helen heykellerine benzeyen bkocamandı. Bana gülümsedi ve benim dibim düştü. Çok sıcak ve içten bir gülümsemesi vardı. İngilizce, “Good Morning!” dedi. Ben de inadına Türkçe, “Günaydın!” dedim. ‘O’ yeniden gülümsedi ve günaydın dedi. Sesindeki aksanı hemen fark ettim, büyük olasılıkla yabancıydı.
Tişörtünü çıkardı ve kasları ortaya çıktı. Gram yağ yoktu, belli ki spor yapıyordu. Ben Şimdi bana asılır! diye beklerken, ‘O’ yürüdü denize girdi. İyi yüzüyordu. Sakin ve kararlı kulaçlarda açıldı gitti. Ben de bir an evvel kendimi serin sulara bırakmak istiyordum. Ben de denize sıçradım. Suyla buluşan bedenim ve sezdiğim gevşeme aklımı ondan uzaklaştırdı. Kendimi denizin kollarına bıraktım. Bir saat kadar surattım. Kıyıya çıkıp şezlonguma yöneldiğimde iki yanımdaki şezlonga yerleştiğini gördüm. Havlumu alıp duşa gittim. Annemin nasihatını yakalayıp, nemlenk bikini ile oturmadım. Kurulanıp kırmızı bikinimi giydim. Geldiğimde gitmişti. Baht dedim. Yağlanıp kendimi bu sefer yavaş yavaş kızdıran güneşe bıraktım. Onu hayal ederek yatmışım. Başıma dikilen annemin, “Hadi kahvaltıya!” sesi ile uyandım. Gün içinde onu hiç göremedim. Akşam da ortalarda yoktu. Ama sabah erken sahile indiğimde oradaydı. Bu sefer ben gülümseyip, “Günaydın!” dedim. Yaradanım, yeniden o altımı ıslatan gülümseme. Sırf bu gülümseme için bile buna verilir diye düşündüm. O da, “Günaydın!” dedi ve yeniden dönüp denize yöneldi. Hey Yaradanım, koca sahilde bir ikimiz vardık. İnsan hiç olmazsa asılmaya yeltenir. Baktım bundan ses çıkmayacak, “Beraber yüzebilirmiyiz?” dedim. Yeniden gülümsedi, “Zevkle!” dedi. Ben yeniden ıslandım. O sabah beraber surattık. Tanıştık, sohbet ettik. İsmi Tony idi. İtalyandı. İTÜ’de mühendislik okuyordu. Son sınıftaydı. Türkçe’yi hayli sökmüştü, ama aksanı belli oluyordu. Bu aksan ona ayrı bir sevimlilik katıyordu. Zaman nasıl geçti kavramadım. 1,5 saat suratmışız.
Yorulduğumu sezince uzun zamandır denizde olduğumuzu anladım. “Çıkalım mı?” dediğimde, “Hiç sormayacaksın sandım. Erkeklik iftiharına yediremiyorum ama, yoruldum!” dedi. Gülüştük. Sabah yüzmelerimiz devam ederken, artık öğleden sonraları da arada plajda görüşüp sohbet ediyorduk. Babamın kartal gözlerini hep sırtımda hissediyordum. Ama biliyordum ki, annemin gözleri babamı hep yatıştırırdı. 4. sabah da yeniden sahilde buluştuk, merhabalaştık ve kendimizi sakin denize bıraktık. Güle oynaya sahilden hayli uzaklaşmışız. Birden, “Bir şey için iznini rica ediyorum. Ben hakikatinde sabahları açılıp çıplak yüzerim. Ama sen varsın diye kaç sabahtır yapmıyorum. İzin verirsen şortumu çıkaracağım, rahatsız olacaksan uzaklaşabililirim. Ne de olsa sen daha küçük bir kızsın!” dedi. Böylece de fitili ateşledi. Ben istediği gibi yüzebileceğini, daha evvel de çıplak erkek gördüğümü ki saklıca araklayp izlediğim annemlerin porno filmlerini saymazsak bu koca bir palavraydı ve hiçte küçük bir kız olmadığımı söyledim. O yeniden güldü, biraz uzaklaştı ve şortunu çıkarıp bileğine sardı. Biraz uzağımda yüzüp dalıp çıktı. Ben nekadar daha böyle yüzeceğini sorma gafletinde bulundum. O da, “Küçük kız rahatsız olduysa giyinebilirim!” dedi. kız öfkelendi ve kız olmadığını göstermek istedi. Bikinisinin üstünü çözdü ve bir bileğine iplerinden doladı. Tony güldü, “Zati üstsüz güneşleniyorsun, bu birşeyi kanıtlamaz!” dedi. Bu sefer haklıydı. Gerçekten birşeyler kanıtlamak istiyorsam daha cesur olmalıydım. Altımın iplerini de çözdüm, onu da öbür bileğime doladım. Sonra derin bir soluk alıp ona doğru bir takla attım. Bu sefer gülmedi, kahkaha attı, “Tamam, sana bir daha küçük kız demiyeceğim, dersimi aldım!” dedi. O kahkaha tüm huzursuzluğumu aldı. Beraber yüzmeye devam ettik. Şehirk kez çıplak yüzüyordum ve o günden bu güne beni daha özgür sezdiren bir tecrübe yaşamadım. Gerçekten çok keyifliydi. Yarım saat kadar öyle surattık. Ama yalnızca surattık. Ne taciz edici bir söz, ne bir hareket yaptı. Mayolu nasıl yüzüyorsak öyle. Sonra ben bikinimi tekrar bağladım. O da şortunu giydi, kıyıya surattık. O gün gün işaretleşip kıkırdadım. Ertesi sabahı iple çektim. Sabah buluşup hemen denize sıçradık. Süratle yüzüp açıldım ve bu sefer o birşey demeden bikinimi çözüp iki bileğime dolamıştım. Sonraki iki günü hep beraber geçirdik. Derken Cumartesi geldi çattı. Sabah yeniden çıplak yüzmüştük ve günü beraber geçiriyorduk. Akşam benimle çıkmak istediğini söyledi. Cumartesi akşamları otelde şovlar oluyordu. Ayrıca otelin Discosunun da çok hareketli olduğunu söyledi. Ona, onun babamdan izin almayı başarabilirse onunla çıkabileceğimi söyledim. Babam son derece sert görünüşlü, ama altın kalpli bir adamdı. Ama tabii bunu ona söylemedim. İzin işi onu biraz germişti. Yabancılara göre birşey değil. Ama el mecbur. Ben annemle babamın yanına gittim. O da 10-15 dakika sonra geldi. Daha evvel annemle tanıştırmıştım. Ama babamla hiç konuşmamışlardı. Babamla tanıştırdım. Babam anneme baktı ve onlar gözleri ile uyuştular. Tony çeper güç izin istedi. Babam sert bakışlarını hiç yumuşatmadan onu süzüyordu. Anneme, “Sen nedersin hanım?” dedi. Annem, “Çocukları rahat bırak!” dedi. Babam aynı sert ses tonu ile, “Tamam, ama otelden çıkmak yok. 10’da da odandasın!” dedi.
Anneme baktım, göz kırptı. Bu serbestsin demekti. Tony babama, “Tabii efendim!” dedi. Bana da, “7’de gelip alsam iyi mi?” dedi. Ben, “8 olsun!” dedim. “Tamam!” dedi gülümsedi ve uçtu. Akşam erkenden doğru odaya çıktım. Duş alıp kuaföre damladım. Saçlarıma fön çektirdim. Odaya çıktım ve en büyük tasa başladı: Ne giysem? Derken kurtarıcı meleğim geldi. Annem, “Ne o? Coşkulusun!” dedi. Anne şehirk kez bir adamın gülümsemesi bile beni benden alıyor. Ne yapacağım bilmiyorum!” dedim. Annem sarıldı, “İçindeki kızı dinle, o sana doğru yolu gösterir!” dedi. Ne istiyorsam yaşayabileceğimi, ama seks hakkındaki evvelki konuşmalarımızı unutmamamı söyledi. “İstemediğin hiç bir şeyi yapmasına izin verme. Gerçi öyle biltihaba benzemiyor, ama istemediğin birşeyi yapmaya kalkışırsa, çekinme bizi ara!” dedi. Sonra dolabından beyaz bir elbise çıkardı, “Bence bunu giy!” dedi. Elbise önden ve arkadan V kesim, kabarık etekli, derin dekolteli bir elbiseydi ve annem onu çok severdi. Abartmadan çok hafif te bir makyaj yapmamı söyledi. O babamla ilgilenmeye gitti. Ben beyaz dantelli bir külot sütyen seçtim. Kırmızı topuklu ayakkabılarımı ve kırmızı çantamı çıkardım. Kırmızı tül şalımla takımı tammaladım. İç çamaşırımı giydiğimde annem geldi, “Bütün varsayım ettiğim gibi!” dedi. Kopçayı çözüp, sütyenimi çıkardı, “Bu elbise ile sütyen giyilmez. Beni hiç bu elbiseyle sütyenli gördün mü?” dedi. Sonra meme uçlarımı sıktı, “Ampüller şimdiden yanmış!” deyip beni birde utandırıp gitti. Elbiseyi giydim, bronz derimde hakikatten çok hoş durmuştu. Aksesuarlarımı bitirip, dudak boyasımı sürdüğümde kapı çaldı. Açtım, karşımda yeniden o gülümseme ve ben şimdiden ıslandım. Bakışlarındaki parıltıda kendi kadınlığımı gördüm. Beyaz keten bir pantolon ve uçuk sarı bir tişört giymişti. Üstünde beyaz keten bir ceket, kollarını dirseklere doğru sıvamıştı. Off Yaradanım, bu adamla bu gece mutlaka uyumalıydım. Koluna girdim, bakışlar üzermizde yemek salonuna girdik. Sahneye yakın iki kişilik bir masa, kırmız şarap ve güller. Dekor bütündü, şehirk 10 puanı aldı benden.
Hoş bir yemek ve uslu bir dans. Uzak köşede babamın kaygılı bakışları ve annemin onun kulağına fısıldamaları. Tony’ye, “Hadi Disco’ya!” dedim. Disconun kapısında bizi sarıp sarmalayan coşkulu müzik ve kaynamaya başlayan kan. İçeride kendimi müziğin ritmine bıraktım. Hoplayıp zıplayıp, şampanyaları yudumladım. Sonra bir an yeniden yavaşlayan müzik, sarılan bedenlerimiz. Ve günlerdir inik gördüğüm siki, şehirk kez sert olarak sezmek… Arkamdan sarıldı, kucağındaydım ve siki tüm sertliğiyle bütün kalçalarımın arasındaydı. Başımı arkaya döndürdüm, gözlerindeki ihtirası gördüm. O benim gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama, dudaklarımız buluştu. Şehirk öpüşmemiz. Şehirk yangın. Elleri dekolteden süzüldü ve göğüslerime sütyen oldu. Ben kendimden geçtim. Güçlü eller körpe göğüslerimi sıktı. Ampüller surat mumluk oldu. Sol eli göğsümü serbest bıraktı ve eteğimin altını keşfe çıktı. Parmakları defineme değidiğinde içimde bir volkan canladı. Dönüp ona sarıldım ve dudaklarımı ona sundum. Ellerini eteğimin altından çıkarıp kalçamın üstüne koydum. Kendimi artık pantolonunu zorlayan sikine bastırdım. Yeniden müzüğin ritmi yükseldi. Bu kez kucağında kıvranarak dans etmeye başladım. İçimdeki kadın uyanmış ve azmıştı, seks istiyordu. Bakire olduğumu biliyordu, onu cesaretlendirmeliyim diye düşündüm. “Bu gece senin olmak istiyorum, götür beni btümörden!” deyiverdim. Gözlerindeki parıltı şimşeklere dönüştü, dudaklarımız bir daha kenetlendi. Sarmaş gez Disco’dan çıktık. Öpüşe koklaşa odasına doğru gönderildik. Odasının kapısına geldiğimizde içimde bir ses dur dedi. Kapıyı açıp bana dönünce sarıldım öptüm, “Özür dilerim!” dedim arkamı dönüp koşarak uzaklaştım. Odama girdiğimde kalbim çıkacakmış gibi çarpıyordu, soluk soluğaydım. Bir an sırtımı duvara yaslayıp soluklandım, her yanımdan ter fışkırıyordu. O anda yanda silüetimi gördüm, aynadan kaba bir kaplan bana bakıyordu. Gözlerimden ateş fışkırıyor, derim terden parlıyordu. Göz bebeklerim kocamandı. Bu kız bu gece sikilmezse yatamaz dedim.
Altımda sezdiğim nemlenklık elimi külotuma götürdü. Külotum sırılsıklamdı. Çıkarıp attım. Ayakkabıları çantayı ve şalı yatağa fırlattım. Anahtarı alıp odadan çıktım. Kendimi onun kapısında buldum… Odanın kapısında bir an durdum, derin bir soluk aldım, kapıyı çaldım. İçeride olması için dua ediyordum. Kapı açılana kadar sanki bir yüzyıl geçti. Kapı açıldı. Belinde bir havlu, duşa girmek üzereydi sanırım. Gülmsedi, “Gelmeyceksin diye çok korktum!” dedi. Başka birşey demesi gerekmedi, kucağına zıpladım. Dudaklarımız birleşti, içeri girdik. Öpüşerek kucağında içeri taşıdı beni. Güçlü kolarında tüy gibiydim. Elleri eteğimin altından çıplak kalçalarımı kavradı. Alt doğru kayan kalçalarım sikini sezdiğinde artık havlunun olmadığını kavradım. Eteğimin kenarlarından yakalayıp beni yatağa doğru bıraktı. Elbise bedenimden sıyrıldı ve yatağa çıplak düştüm. Yatak beyaz gül yaprakları ile doluydu. Beyaz gülü çok beğendiğimi unutmamış. İkinci 10 puanı aldı benden… Gül bahçesinde uzanırken, o da üzerime uzandı. Dudaklarıma ateş dudakları dokundu. Ordan boynuma, ordan göğüslerime. Gonca güllerim şehirk kez bir erkeğin hoyratlığını tattı. Göğüslerim emilip ısırldıkça hoşlaştı. İçimdeki volkan kaynamaya başladı. Dili göğüslerimin arasından kayıp göbek deliğimi buldu. Orda fazla oyalanmayıp, aşk üçgenime indi. Hiç koklanmamış amıma inip, dilini içime soktuğunda ben boşalmaya başladım. O aşk sularımı içip, klitorisimi emmeye devam etti. Başını amıma bastırdım, oradan hiç parçalamasın istedim. Kasılmalarım sona erdiğinde, “Gizeme bende!” dedim. Onu uzatıp üstüne çıktım. Çoktan kazık olmuş sikini yakalayıp emmeye başladım. Oldukça heybetli, kalın ve damarlıydı. 1.90 boya yakışacak bir sikti. İzlediğim porno filmler işe yaramaya başlamıştı. Sokabildiğim kadar ağzıma sokup yalamaya başladım.
Güçlü kolları kalçalarımı kavrayıp bir anda beni 69 pozisyonuna getirdi. Ben onun sikini emerken, o da körpe amıma yumuldu tekrar. Bu sefer dili amımla beraber götümü de yoklamaya, iki deliğimi birden yalamaya başladı. İçimdeki volkan tekrar canlanmaya başladı. Artık onu istiyordum… Beni yeniden gül yapraklarının arasına uzattı. Terlemiş bedenime yapraklar yapışmıştı. Bacaklarımı araladı. Sikinin kafasını amımın deliğine dayadı, fırçalamaya başladı. Kudurmuştum. Artık o sertliği içimde istiyordum. “Hazırmısın?” dedi. “Çoktan!” dedim. Sikinin kafasını bir iki kez sokup çıkardı. Sırılsıklamdım. Sonra birden bastırdı. İçime girişini hisettim. Su gibi akan akışkanlarım sayesinde siki bir anda kayıp dibimi buldu, kasıklarımız kavuştu. “Yanıyorsun, bu nekadar sıcak bir am!” dedi. Ben bir acı bekliyordum, ama hiç canım yanmadı. İçimde hareketlenmeye başladı. Evvel küçük küçük hareketler, alıştıkça daha büyük git geller, derken piston dibimi vurmaya başladı. Artık kendimi koyverdim. İniltilerimiz odayı sardı. Bacaklarımı beline doladım ve o yüklenirken onu kendime doğru bastırdım. 15 dakika kadar beni böyle sikti. İçimdeki volkan kabardı kabardı kabardı ve patladı. Tırnaklarımı sırtına geçirip haykırarak boşaldım. Ben boşalırken o durmadı, sikmeye devam etti ve ben yıldızları saydım. Ben rahatlarken o süratlendi ve bir anda içimden çıkıp göbeğimden göğüslerime doğru fışkırmaya başladı. Doğrulup sikini ağzıma aldım, sikinde kalan döllerini emdim. Son damlaya kadar onu boşalttım. “Harikasın bebeğim!” dedi. Siki hali hazırda kazık gibiydi, “İnmeden bir daha istiyorum!” dedim. “Şipşak!” dedi ve beni yeniden kuş gibi havalandırıp domaltıverdi. Başımı yatağa bastırıp, götümü dikledi ve direk amıma giriverdi. Siki yeniden dibimi buldu ve sonra tren pistonu gibi saydırmaya başladı. Kalçalarıma ufak tokatlar atıp, süratle amımı sikmeye başladı. Biraz sonra ayağa kalkıp, ata biner gibi kalçalarıma oturdu. Yeniden amıma geçirip, son hız sikmeye başladı. Altında bir kısrak gibiydim. Hiç bitmesin istiyordum. Süratlendi. Süratlendim.
Süratlendik. Dörtnala koşuyor gibiydim. Kalçalarıma vuran kasıklarının sesleri ve benim iniltilerim odayı doldurdu. Orgazm’a eriştiğimde, o da içimden çıktı ve sırtıma boşaldı. Döllerini krem gibi sırtıma sürüp derime yedirdi… Yan yana yatağa uzandık. Soluklarımız düzelince, bana, “Bir şey soracağım, bakire olduğuna emin misin?” dedi. Bozulmuştum, “Ne demek istiyorsun? Elbette!” dedim. “Peki, fark ettiysen kanama olmadı. Şehirkinde de, ikincisinde de sikim içinden tertemiz çıktı. Kaldı ki, şehirk sefer için oldukçada sert siktim!” dedi. Yeniden haklıydı. “Evet ama, gerçekten bu benim şehirk seksim!” dedim. Biraz düşündü. “Ozaman muhtemelen esnek bir çeperin var. Jinekoloğuna göster, o sana anlatır!” dedi. “Bir acı bekliyordum, ama olmadı. Ondan mı?” dedim. “Sanırım…” dedi. Sonra surat üstü uzandım, gül yapraklarını kucakladım. Çok güzelime gittiğini söyledim ve inceliği için teşekkür ettim. O ise kalçalarımı okşamaya başladı, “Harika bir götün var. Bence o da bu gece bekaretini kaybetmeli!” dedi. “Çok mu istiyorsun?” dedim. “Evet!” dedi. “Sırf bu gül yaprakların hatırına onu da sikmene izin vereceğim, ama canımı yakma!” dedim. “Sen çayırk etme!” dedi ve götümü yalamaya başladı. Dili çok kabiliyetli çalışıyor, bir amıma, bir götüme giriyor, amımın suları ile göt deliğimi nemlendiriyordu. Epeyce yaladıktan sonra bir parmağını götüme soktu. O bile güç girmişti. Biraz yoklayıp deliğimi genişletmeye çalıştı. Sonra kalçalarımı havalandırıp beni domalttı. Ellerimle kalçalarımı ayırttırıp deliklerimi iyice ortaya çıkarttı. Uzanıp güneş kremini alıp götüme sürdü. Sonra sikine de sürdü. Bana iş bile düşmedi, bakire götümü sikme arzuyu sikinin taş gibi olmasına yetmişti…. Sonra arkama geçti ve sikini minnacık göt deliğimi yasladı. Yavaş yavaş yüklenmeye başaldı. Bu sefer acıyı hissettim, ama dur filan da demedim. Evvel sikinin kafasının girdiğini hissettim. “Güç kısmı bitti bebeğim!” dedi ve yavaşa yavaş iterek götümde ilerledi. Son bir atak ile de köküne kadar geçirip, kasıklarını kalçalarıma dayadı. Ben bir derin “Ohhhhh!” dedim. Kalçalarımda götümün yanaklarını açan ellerimi serbest bıraktı ve bir elimi amıma bastırdı. O götümü vidalarken, ben amımla oynamaya başladım. Yavaş hareketlerle başlayan sikiş, götümün alışması ile bütün bir sikişe döndü. O götümü sikerken ben de amımı parmaklıyordum. Üst üste kasılmalarım başladı. Beni o pozisyonda 3 kez üst üste boşalırken, o hiç çıkmadan götümü sikti. Artık dizlerime tutmadığını seziyordum, “Hadi artık sen de boşal, bittim!” dedim. O da süratlenip Orgazm oldu ve döllerini götümün içine fışkırttı. Üstüme yığılınca, ben de yatağa yapıştım. Siki inene kadar götümü sikmeye devam etti. Her tarafımız ter, döl ve benim akışkanlarımla kaplanmıştı. Ama kendimi kuş gibi rahatlamış hissediyordum. Sonra beni yan döndürüp, kaşık pozisyonunda bana sarıldı.
Elleri ile göğüslerimi kavradı ve kendimizi bir tembelliğin kollarına bıraktık. Bir saat kadar yattık. Ama çıplak derilerimizin ısısından ter içinde uyandık. Kalktık banyoya gittik, suyu ayarlayıp duşun altına girdik. Birbirimizi sabunlayıp yıkismik. Evvel o beni sabunladı, her yerimi okşayarak yıkismi. Parmaklarnı deliklerime soktu. İçimi de sabunladı Sonra duşun altında amımı kemirdi. Sonra ben onu sabunlayıp yıkadım ve sikini yalayıp emmeye başladım. Bir anda yeniden kazık gibi oldu. “Kaldırdın, indir bakalım!” dedi. “Tamam!” dedim, ellerimi duvara yaslayıp, götümü geri attım, amım götüm ortaya çıktı. Arkama geçip hemen amıma geçirdi ve duşun altında sikmeye başladı. 15 dakika kadar amımı sikti beni boşalttı, ama o hali hazırda dimdikti. “İnmedi ne yapacağız?” dedi. “Bir de götü sikeceksin mecburen!” dedim. Hemen pozisyonu bozmadan götümü sabunladı, sikine de sabunu sürüp götüme geçirdi. Yavaşlanıp hızlanarak yarım saat boyunca da götümü sikti. Benim artık dizlerim yakalamıyordu. Bütün yeter diyecekken götümden çıktı, beni diz çöktürüp ağzıma verdi ve emerken ağzıma boşaldı. Tüm döllerini ziyan etmeden yutup, onu son damlasına kadar emdim. Sonra birer havluya sarılıp çıktık. Birbirimizi kuruladık. Saate baktım, sabahın 6’sı olmuştu. Ve ben artık kadındım. “Ben odama gidiyorum!” dedim, elbisemi buldum giydim. Ama güç yürüyordum kapıya kadar. “Gitme, kal!” dedi. “Yok, kalırsam bu amı götü siktirmeden duramayacağım. Yeter artık, dinlenmek istiyorum!” dedim. Sürüne sürüne odama geldim. Soyundum ve kendimi pak çarşaflara bıraktım. Hemen yatmışım. Bir ara annem geldi, uyandırdı, kahvaltı saatinin geldiğini söylemek için. Ama ben geçimek istediğmi söyledim, gitti. Uyandığımda akşam olmuştu, hemen giyinip otelin lokantasına indim. Annemleri buldum, ama o yoktu. Annemle sonra konuşuruz deyip, odasına gittim. Odası boşaltılmış, arınılıyordu. Otelden ufaladığını söylediler. Bir an ağlamaklı oldum. Sonra kendi kendime üzülmemeliyim, her saniyesine değecek bir şehirkti dedim. Lokantaya döndüm, annem babamla akşam yemeğini yedik. Sonra annemle sahilde baş başa konuştuk. Annem, “Pişmanmısın?” dedi. “Hayır!” dedim. “O zaman başka hiç bir şeyin ehemmiyeti yok. Ama döndüğümüzde seni jinekoloğuma götüreceğim. Artık genç bir kadın olarak onunla konuşmalısın!” dedi.