merhaba. Ben bir Ticaret işletmesinde Satış ve Pazarlama kısmının müdürüyüm. Benim firmadaki görevim, öbür kısımlara göre en rahat olanıydı. Yalnızca firmanın yapacağı ticaretteki mülkleri alıp, satıyordum. Şöyle güç bir tarafı vardı, firmanın kâr etmesi de, hasar etmesi de bana bağlıydı. O surattan satılacak mülkleri çok iyi seçmem gerekiyordu. Firma geliştikçe artık başka kısımlardan dayanağa gelen
personeller kendi bölümlerine sevk edildi ve biz de bu işi bilen ve bu iş için okumuş bireyleri almayı tasarıladık. Bu mevzu için işverenim Gökhan bey beni odasına çağırdı ve “Engin, firma senin sayende çok fazla ilerledi. Hem ismimizi duyurduk hemde
geçen sene azami kazanç yapan işletmeler arasına girdik. O surattan artık senin kısmına birilerini alacağım bu işi bilen. Bu alacağım bireylerle sen çalışacağın için, öncelikle girecekleri de sen tanımlayacaksın ve tanımladığın bireyleri sonra bir
görüşmeye daha çağıracağız. Ben de görüştükten sonra pozitif karar verirsem işe alırız.” dedi. Ben de, “Tamam Gökhan bey!” diyerek odasından çıktım. Firmanın resmi sitesine, işletmemize Satış ve Pazarlama kısmına personel alınacağı ve aranan kriterler ile alakalı hoş bir yazı yazdım. Ben kafamda zati tasarımı yapmıştım, genç bireyleri alarak, güçlü bir takımla uzun müddet çalışacaktım. Sekreter,
müracaat etenleri bana bağlıyor ve ben de onlara müzakere için gün veriyordum. Mart ayının başlarındaydık, ilk iş görüşme günü gelmişti. Toplam 12 şahıs gelecekti o gün iş müracaatına. Odamın önündeki koltuklarda oturmuşlardı ve sırayla hepsini aldım içeriye. 12 şahıs arasından Özgür ve Sinem isimli iki bireyi gözüme kestirmiştim. Özgür bey 23 yaşındaydı, Üniversiteden geçen yıl çok iyi bir derece ile mezun olmuştu ve ayrıca İngilizce ve Fransızca öğreniyordu. Bunun yanında da işimize yarayacak bilgisayar programlarını da profesyonel derecede iyi kullanıyordu.Sinem hanım da 25 yaşındaydı, o da Özgür beyin mezun olduğu
Üniversiteden yalnızca 3 yıl evvel mezun olmuştu. Sinem hanım da iyi bir dereceyle tamamlamıştı Üniversiteyi. Bizden evvel 1 firmada çalışmış, ama ihtilaflardan dolayı parçalamıştı. İngilizce, Fransızca ve Almanca öğreniyordu. O gün görüşme bitmişti, ama ben de bitmiştim. İşlerin en yoğun olduğu günler dahi bu kadar yorulmuyordum. Aradan 1 hafta geçtikten sonra Özgür bey ve Sinem hanımı arayarak ilk röportajdan galibiyetle geçtiklerini söyledim ve bu hafta içinde işletmeye gelerek işverenimiz Gökhan beyle son görüşmeye gireceklerini söyledim. İkisi de rastladır ki, aynı gün yalnızca 1’er saat aralıklarla gelmişlerdi. İkisi de işverenle yarım saatlik bir görüşmeye girmişlerdi. Ve işletmeden ufaladıklarında, “İkisi
de çok iyi, alalım işe!” dedi Gökhan bey. Ben de haftasonu onları arayarak müjdeli haberi verdim. İşe başladıktan sonra aramız çok iyi olmuştu ikisiylede. Müdür olduğum için onlara karşı sert davranmıyor, aksine dostları gibi davranıyordum, zati ikisiyle de aramda çok yaş farkı yoktu. Yalnız Sinem hanımda işe başladıktan sonra bir ilginçlik hissetmiştim. Son günlerde bana çok alakalı davranıyor, kesintisiz minik nedenlerden dolayı odama girip çıkıyordu. Alakalıydı benimle ve benim içinmidir öğrenmem ama, çok tahrik edici, sarih giysiler giyiyordu. Üstelik 2 yıllık evliydi, buna karşın bu kadar sarih giyinmesini
anlayamamıştım. En son Üniversite senelerinde birkaç kaçamağım olduğundan, seksle son 2-3 yıldır aram yoktu. Sinem’i ben de kafaya koymuştum, kesinlikle sikecektim artık. Haziran ayına girmiştik, Çin’de bir firma ile görüşüyorduk. Satacağımız mülkten çok iyi bir para alacaktık, o surattan adamların neredeyse bir dediğini iki etmiyorduk. Bizden alacakları mülk ile alakalı geniş bir rapor istemişlerdi, hemde 1 hafta içerisinde. Bu raporu tek başıma hazırlamam güçtü, Özgür bey de 1 haftalık izine böldüğünden, Sinem hanımla birlikte uğraşıyorduk, ama bitmeyecek gibiydi. Sinem’e, “Bugün işin yoksa 1 saat mesaiye kalalım, yoksa
bitmeyecek bu rapor!” dediğimde, “Evet bitmeyecek gibi, tamam kalabilirim!” dedi ve telefonunu alıp kocasına haber verdi. Ben raporu o gün tamamlamıştım, çok az ek bilgiler kalmıştı, ama yazdığım raporu ona göstermemiştim, o surattan daha bitmesine çok var sanıyordu. Saat 17:30’da bizim mesaimiz bitmişti. Kısmın kapısını kapatıp kilitledim. Sinem bana sorgularca bakarken, “Rahatsız etmemeleri için!” dediğimde tebessümdü. İşe başladıktan sonra Sinem yeniden bana alakalı davranmaya başlamıştı. Yarım saat kadar sonra dolabı göstererek, “Sinem şu dolabın en alt rafından Satış Tasarılama dosyasını verir misin?” dedim. “Natürel ki!”
diyerek dolabın kapısını açtı. Altında diz üstünde siyah dar bir etek, üstünde de eteğin içine sokulmuş dar bir yeşil gömlek vardı. Göğüsleri tamamen alandaydı. Sinem çok hoş bir kızdı gerçeğinde, kocası çok kaderli adam diye düşünüyordum hep. Boyu 1.80’e yakın, yeşil gözleri, beyaz deriyi ve siyah saçlarıyla bütün bir afetti. Vücudu da çok iyiydi. Kalçaları dolgundu ve giysiden kendini muhakkak ediyordu. Göğüsleri de büyük ve dikti, giydiği giysiler de göğüslerini ön tasarıya çıkartıyordu. Sinem domalarak dolabın içine bakmaya başladı, basmakalıpta en önde olmasına karşın dosyayı arıyormuş gibi yapıyordu. Kısacık eteği
domalınca iyice toplandı ve kalçalarının 2-3 cm altına kadar geldi. Yerimden kalktım ve Sinem’in arttan yanaşıp yarrağımı kalçalarının arasını yasladım ve belini yakaladım. Birkaç saniye bekledikten sonra ayağa kalktı ve tebessümerek suratıma bakıp dudaklarını usulca yanaştırdı. En sonunda dudaklarımız birbirine dokundu ve öpüşmeye başladık. Yavaş yavaş öpüşüyorduk, zati çok zamanımız vardı. Öpüşürken elim de kalçasındaydı ve sıkmaya başlamıştım. Sinemle öpüşmelerimiz süratlenmeye başlamıştı. Ellerimi kalçalarından çektim ve üstündeki yeşil gömleğin düğmelerini yavaş yavaş açmaya başladım. En sonunda
gömleğinin eteğin içinde kalan kısmını da sürükleyip çıkarttım. Artık üzerinde yalnızca kırmızı südyeniyle kalmıştı. Südyenini arkadan açtım ve vazgeçmemle birlikte südyeni üzerinden kayarak yere düştü. Öpüşmeyi vazgeçtim ve göğüslerini izlemeye başladım. Büyük ve dik göğüsleri bütün bana bakıyordu. Hemen birini ağzıma aldım ve emmeye başladım. Sinemi bu arada dolaba doğru dayamıştım. Sinem de hafiften inliyor ve bacaklarını okşuyordu. Öbür göğsüne de ben elimi attım ve yoğurmaya başladım. Göğüslerini uzunca müddet emdikten sonra eteğini indirdim. Altında kırmızı dantelli bir külot vardı. Sanki sikileceğini öğreniyor gibiydi,
amının üstünü de traş etmişti ve bir tane tüy yoktu. Yerde dizimin üstüne çöktüm ve sağ bacağını omzumun üstüne aldım. Amı iyice açılmıştı ve alttan emmeye başladım. Sinemin amı iyice sulanmıştı, inlemeleri de çoğalıyor, elleriyle göğüslerini sıkarak, gözleri kapalı bir biçimde hafif hafif inliyordu. Ben ise pantolonumun üzerinden yarrağımı okşamaya başladım bu arada. Amını yalamayı vazgeçtim ve ayağa kalkarak kravatımı boynumdan çözdüm ve ardından gömleğimi de süratlice çıkarttım. Sinem de pantolonumu ve boxerımı indirdikten sonra yarrağımı çıkartıp dolaysız ağzına aldı. Yarrak görmemiş gibi yalıyordu. Sikim dakikalar içinde
sırılsıklam olmuştu. İyice gelişmeye başladı sikim ağzında, bu arada taşaklarımı okşuyordu ve iyice zevk almamı sağlıyordu. Sinem’in yarrağımı daha süratli yalaması için saçlarından tutarak sikime bastırıyordum ve o da bu tempoya uyarak iyice süratleniyordu. 25 yaşında evli bir bayandı, ama sanki bir orospu gibi profesyonelce sevişiyordu. Sinem’i tuttum ve kaldırdım, masama doğru domalttım. İkimiz de anadan üryandık, hemen sikimi eline aldım ve amının girişine getirdim. İçine girmeden evvel, “Aylardır beni azdırıyorsun, şimdi sana yaşamının sikişini yaşatacağım!” diyerek bir anda içine kökledim. Sinemden çıkan
“Ahhhhh!” sesi tüm odayı sallamıştı. Ben canının acımasına bakmıyor, kesintisiz
köklüyordum. Amı ne çok dar, ne de sikilmeyecek kadar çok genişti, mükemmel bir zevk alıyordum. Bu arada farkında olmadan kendimi iyice kasmaya başlamıştım, ne oluyordu bedenime ben de kavramıyordum. Uzun müddettir sevişmemenin neticeyi olarak 10 dakika siktikten sonra boşalacağımı kavradım ve içinden çıkarak kalçalarının üzerine boşaldım. Sinem yavaş yavaş derlendi ve odamdan çıktı. Kısmımız büyük olduğu için lavabomuz da vardı bize ait. Oraya giderek kalçalarını arındı ve dağınık saçını derleyip, makyajını yaptı ve
yanıma geldi. Ona, “Azıcıktan yeniden başlarız, sana doymadım!” dedim. O da, “Başlayalım aşkım!” dedi, ama o arada telefonu çaldı. Çantasından telefonunu alıp baktığında, “Öff yaa, kocam arıyor!” dedi ve telefonu açtı. Bir müddet kocasını dinledikten sonra, “Tamam aşkım, yok iş uzadı azıcık da, 10 dakika içinde
geliyorum. Öptüüüm!” dedi ve kapattı. Bana bakıp, “Dramatiğim hayatım, gitmeliyim! Ama söz, bir daha yeniden yapacağız, hem de daha uzun!” dedi ve süratlice giyinip yanıma geldi, dudaklarımı öpüp işletmeden böldü. Ben de azıcık dinlenip bir sigara içtikten sonra, çevreyi derledim ve işletmeden dağıldım. Bu bir başlangıçtı
yalnızca, seziyordum ileride daha hoş günler yaşayacaktık. Otomobilimle konutuma doğru giderken bu yaşadığım vakaları düşünüyordum. Çok hoş bir an yaşamıştık, ama kocasının Sinem’i aramasıyla birlikte bu mükemmel an bozulmuştu. Canımı sıkmıştı bu hadise, zevkli anların bozulmasından nefret ederdim. Eve varınca dışardan yemek siparişi verdim. Yemeğimi tamamladıktan sonra, kendime bir bira açtım. Azıcık TV ve Laptop sevinci yaptıktan sonra, gece saat 23:00 gibi yatağıma yattım. Bütün yatacağım sırada telefonuma Sinem’den bir ileti geldi. “Bugün için özür dilerim. Kocamın arayacağından haberim yoktu, ama istiyorsan
yarın yeniden mesaiye kalabiliriz?