Merhaba, adım Adnan, 59 yaşında evli emekli İzmir’de yaşayan biseksüelim. Uzunca bir müddettir, erkeklerle sex yapmıyorum ama geçmiş günlerin hoş anılarını da asla unutamıyorum. Evlatlık olduğumu bir Uzman eşliğinde bana söylediklerinde 16 yaşımdaydım. Çok tasa etmedim, neticede hoş bir ailem vardı ve bana oldukça iyi davranıyorlardı. 16 yaş, cinselliğin uyandığı zamanlardır. 43 sene evveli, bu uyanışın elbette özgür bir karşılığı yoktu. Dolayısı ile, eğitimsiz, kılavuzsuz ilkel duygu ve düşüncelerin peşine takılmak ta kaçınılmazdı. Evvelleri mektepteki kız dostlarımı merdiven altlarında röntgenler, semtteki kızları kaçamak değişlerle taciz ederdim ama her teşebbüsümün karşılığı hayal kırıklığı ve rezillik olmuştur. İnsan olumsuz yankılarla karşılaşınca, ister istemez içine kapanıyor ve olmayacak duyguların peşine düşüyor. Böylece, üvey ebevenylerimin özellerini, yattığımı ya da konutta olmadığımı düşündükleri anlarda gece ya da hafta sonları, röntgenlemeye başlamıştım. Tutulmadığım sürece güvenli ve oldukça zevk vericiydi. Onları bir yabancı gibi izlerken masturbasyon yapar, farklı duygular içinde, bazen annemin yerinde bazen de babamın yerinde olduğumu hayaller, her ikisinde de tahrik olup boşalırdım.
Babamın yerinde olmak kolaydı, annemin göğüsleri kalçaları babama açılan kadınlığını görmek çok zevkliydi ki, ben bir kadını ilk kere anadan üryan, annemi izlerken görmüştüm. Size acayip gelebilir ama Babamı çıplak görmek, penisinin sertleştiğini, Anneme girdiğini izlemek dahi bana zevk veriyordu. Kocaman bir penisi vardı, Annemin yatakta Babamın altında aldığı zevki gördükçe, o zevki bile merak eder olmuştum. O yaşlarda dahi, erkek erkeğe sex yaygın değildi ama bazı mahalle efsanelerinde anlatılan şeylerden ibnelik yaftayı vurulan erkeklerin, arkalarından sex yaptıklarını dinler, yadırgamaz, aldıkları zevki merak ederdim. Hakimiyetsiz duygular hele ki o yaşlarda, hep değişik şeyler düşünmemı, öz olmayan ebeveynlerimin, fantazi dünyamın kahramanları olmasını sağlıyordu.
Babam da Annem de, itiraf edeyim ki, bana şefkatle yanaşırlar, onlardan istediğim hiç bir destek ya da takviyeyi geri çevirmezlerdi. Bu acayip duygular içindeyken vücudumda aniden ortaya çıkan hormon balanssızlığı suratından, göğüslerim zaman içinde gelişmeye, sesim çatallanmaya, kasıklarımda yeni çıkmaya başlamış kıllarımda dökülmeye başlamıştı. Vaziyetimi ilk fark eden Annem hemen bir hekime muayene olmamı sağlamıştı. Babam ile girdiğim muayene odasında, evvel bevliye sonra da kadın hastalıkları hekimine görünmem sağlandı ve o senelerin olanaksızlıkları içinde kolay ilaçlarla zamana bağlı düzelme olacağı söylenmişti. Kısaca, o ilaçlar işe haylazsa, başkaları sınanacaktı ama kavradığım kadarı ile yalnızca erkeklik hormonu alacaktım. Muayene müddetince üryanlığımı alakayla izleyen üvey babam, sonraki günlerde neden öğrenmem benimle daha çok ilgilenir olmuştu. Belki Annemin ricası ile banyo günlerimde sırtımı keselemek gerekçesi ile o zamanların banyo ananesiydi, sırt keselenmesi, elbette ebeveynler tarafından beni inceliyordu. Babam bir gün banyoda sırtımı keselerken göğüslerimin keselenmesinden sevip beğenmediğimi sormuştu. Reelinde o hayallediğim anların sahnelerinden birisi de buydu, başka bir deyişle Babamın bana banyoda sarılması, okşaması. Verdiğim yanıt doğruydu reelinde. Daha Öncekinden bir şey olmazdı ama artık daha güzelime gidiyor demiştim. Babam, bundan aldığı cesaretle, artık en çok göğüslerimle ilgileniyor, ses çıkarmadığım için de, kese ile köpürttükten sonra, elleri ile okşamaya başlıyordu. Bu banyo zamanları giderek hayallediğim fantazilerin gizemlerine dönüşmüştü. Babam artık içeri girer girmez beni atıyor, her tarafımı sabunluyor, memelerimden başlayıp, kalçalarıma hatta deliğiminin olduğu yerlere uzanıp, sabunun kaydırıcı tesiriyle, haz dolu duygular veriyordu. Hiç bir şey konuşmuyorduk ve her sonraki banyonun sürprizlerini bekliyordum. Bir gün uzun uzun okşadığı vücudumu sularla durularken, aniden dudaklarını dudaklarıma yapıştırmıştı. Tıpkı Annemi öper gibi. Kendimi, ilk kere o an bir kadın gibi sezmiş, ilk bir kaç banyo da, pek bir şey kavramasam da, kendimi babama vazgeçip, öpücüklerin tadını bilene kadar, hiç itiraz etmemiştim. Bir ay kadar sonra, Babamın dudaklarına uzanıp, minik dudaklarımı dudaklarının arasına vazgeçen ben olmuştum. Öpüşmek dahi, dudaklarımdan her yanıma yayılan bir haz ateşi gibi, harika bir zevk verir olmuştu. Artık öpüşebiliyor ve bundan beğeniyordum.
Başka bir ilk, babamın hemen yanı başımda, süratle soyunup, onu çıplak gördüğümde yaşanmıştı. Bana çok kocaman gelen penisi oldukça pörsük ve kasıklarının arasında uykuda gibiydi. Artık aramızda ayıp olan bir şeyler kalmamıştı ve tıpkı üvey Annem gibi penisini elime alıp, okşamaya başlamıştım. Okşadıkça sertleşmeye başlaması, damarlarının apaçıklaşması bir mucize gibiydi. Kaskatı olduğunda Babama masturbasyon yapıyor, boylu süresince kendi minik penisime yaptığım gibi okşamaya devam ediyor, kendisinden geçmiş babamın izin verişine izlerken başka bir mutluluk dinliyordum. Tıpkı Annemle olduğu gibi kendisinden geçmişti ve bu zevki ona ben yaşatıyordum. Acayip bir iftihardı sezdiğim. Avuçlarımın arasında kayan penisini, süratle öne arkaya hareket ettiren Babam vücuduma göğüslerime tazyikle boşalmıştı. Sıcak acayip bir kokusu olan suları sanki tüm göğsümü kaplamış, ufak sperm öbeklerini ilk kere gördüğümden ne olduğunu sormuştum. Bunlar Annelerin içine aktığında bebek olur demişti Babam. Sanki, can vermek üzere olan bebeklere bakar gibi kendimi makûs sezmiştim o an. Babam kavramış olmalı, erkekler bunu kerelerce dışarı akıtır, bebek istediklerinde ise Annelerin takviyeyi ile bebeğe dönüştürür başka bir deyişle şimdi canlı değiller demişti ama kafam darmadağınıktı. Reelinde çok ta uzun sürmeyen banyo zamanlarımız, Babamın benimle ilgilenmesi bitene kadar sürer, ben daha sonra arınılıp çıkardım, bu surattan da Annemin işkillenmesini önlerdim. Kafamda hep, bu zamanların daha uzun sürmesi isteği vardı, Ptt de memur olan Babamın hafta sonları uygundu ama genelde Annem konutta olduğu kendi özellerini de yaşamak istediklerinden ve banyo zamanının da hafta sonu olduğundan başbaşa kalmak güçtü. Bir gün o fırsat çıka geldi. Yaz aylarıydı ve Annemin bir akrabasının kızının doğumu yanaştığından, Annemden destek istemişler, başka bir kasabaya yanlarına çağırmışlardı. Bir kaç gün içinde konuttan ayrılan Annemin ardından, deliler gibi mutluydum. O dönene kadar üvey Babam benim olacaktı. İçimde hakimiyetimden çıkan kadınsı duygulara teslim olmuş gibiydim. O gün Babam haftanın son mesaisine gitmek üzere konuttan çıkmış, Annemin tembihlediği gibi, akşam sofrasını kurmak, pişirip vazgeçtiği yemeği ısıtmak, salata yapmak ve Babamın her akşam içtiği tek bardak rakıyı buzlandırıp önüne koymak bana kalmıştı. Akşama kadar, konutta coşkuyla Babama bir güzellik sürpriz yapmak için gezip durmuştum. Arka bahçemizde ortak kullanım alanı olan çamaşır asma alanında, komşu kızlarına ait çamaşır ve elbiseler hala duruyordu ve hava kararmak üzere olduğundan, kimseye fark ettirmeden bir kaçını alabilirim demiştim. Tutulursam diye, konuttan bir kaç giysiyi yanıma alıp, asar gibi yapardım. Ama kısmetim yaver gitmiş, öbür konutlardan bir hareketlilik görmeyince, kendime uyacağını düşündüğüm bir külot, bir sütyen ve çiçekli kısa etekli bir kıyafeti, yanımdaki giysilerin arasına süratlice gizlemiş, eve dönmüştüm. kalbimin çarpıntısı, tutulmaktan mı giysileri giyeceğimden mi öğrenmem, ağzımın kurumasına neden olacak kadar fazlaydı.
Hemen banyoya girip soyunmuş, evvel külotu sonra azıcık zorlanarak sütyeni de giyebilmiştim. Neredeyse ikisi de bana çok uygundu. Giysiyi de giydiğimde artık bir kız gibiydim. hem görünürde hem de sezdiklerimle. Babamların yatak odasındaki dolabın boy aynasında, karşımda kısa saçlı bir kız çocuğu vardı. Babam nasıl tepki verecek, beni okşamak-öpmek isterse ne yapacaktım, coşkudan hayal dahi edemez haldeydim. Tek bildiğim, onunla yalnız kalmayı ve çok uzun sürmesini istiyor olmamdı.
Sofrayı kurmuş, babamın rakısını bile doldurmuştum. Hep eve geldiği zamanlardı ve genelde kaoıyı kendi anahtarı ile açar girerdi. Öyle de oldu, ben mutfakta yemeklerin altındaki ocağı açmış, dolaptan çıkardığım buzları da sofraya götürmek üzereydim ki babamın o bildik sesi, konutu doldurmuş, sofranın hoşluğuna bayıldım diyordu. Mutfaktan çıktığımda kısa bir şok yaşamıştı. Ben artık yadırgamadığım bütün tersi görüntümden çok mutlu olduğumdan özgüvenle Babamın yanına koşmuş, Annemi taklit ederek kocacım mı gelmiş diye ona sarılmıştım. Halimdeki mutluluk, hemen ona da geömiş, Meleğim’i çok özledim diye, oyunuma katılmıştı.
Sofraya geçmiş, yemeklerimizi yerken, Babamın çapkın gözleri üzerimde, neşe içinde rakısını yudumluyor, çok hoş olduğumu söylüyordu. Bir kız’ın ya da kadının güzeline gidecek sözlerinin, beni ayyaşa çevirmesi, harikaydı. Ona sarılmamak dudaklarına dudaklarımı teslim etmemek için kendimi güçlükle alıkoyuyordum. Beraber soframızı toplamış, Annemden bildiğim usulde kahve pişirmeye çalışmıştım. O zamanlar televizyonumuz elbette vardı ve konutta iken tüm gün sarih kalırdı ama o akşam hiç açılmamış, sanırım ikimizde başka şeyleri düşlüyorduk. Babam kahvesini içerken, ona ilk kere arkadan yapmanın nasıl olduğunu sormuştum. Babam çok afallamış, nerden çıktı şimdi demişti. Ben de ona, bazı erkeklerin arkadan yaptırdığını dinlediğimi söylemiştim. Böyle bir şeyi kendimiz için düşlemiyormuşuz gibi konuşuyorduk. Ben Babama kadın olmaya kararlıydım, muhakkağım o da buna eş hayaller kurmuştur. Babam yalnızca erkekler değil, kadınlar da bazen arkadan yaptırır diye başlamıştı. Evvel arkalarını iyice arınırlar başka bir deyişle tuvalette çömelerek ve ıkınarak şeylerini yaparlar, sonra tuvaletteki kısa hortumla arkalarına az az su alıp çıkarırlar, iyice arınılınca da art artık yapılmaya hazırdır demişti. Usum karışmıştı. Anneler de mi bunu yapıyor diye sormuştum Babama. Önleri hep paktir ama arkalarını kesinlikle devirirler dedi. Demek ki, o şeyi başka bir deyişle Babamın arkamdan yapmasını istiyorsam, bunu yapmam gerekliydi. Ben tuvalete gidiyorum dediğimde, babam ne yapmak istediğimi kavramış, suyu arkana çok fazla doldurma diye tembihlemişti. Tutulmuş gibi utanmıştım ama mevzuyu açan da bendim, olmasını istediğimi ima eden de. Tuvalette kakamı kolayca yapamadım ama hortumun ucunu azıcıkçık deliğime sokup az tazyikle su doldurdum hemen suyu boşalttım ve bunu içimden bir şey çıkmadığını sezene kadar yineledim. Gerçekten de içimin hafiflediğini parmakladıkça deliğime açılıverdiğini seziyordum. Sanırım, hazırdı.
Komşu kızın çamaşır ve giysisi içinde salona döndüğümde babamın yatak odasında olduğunu kavradım. Tıpkı son zamanlarda banyoda olduğu gibi, yatağın üzerinde çıplak ve penisi şimdiden hareketlenmiş gibiydi. Yanına usulca sokulup ona sarıldım. Beni çok hoşlandığını, aşkı olduğumu, bu gece de karısı olacağımı fısıldıyordu. Sözleri tahrik ediciydi ve en baştan her şeyimi teslim etmiş gibiydim. Beni usulca yüzüstü yatağa çevirmiş, kaldırdığı eteğimin altından bacaklarımı kalçalarımı ve külotumun üzerinden deliğimi okşuyor, dili parmakları ve dudakları bedenimi geziyordu. Elleri usulca giysimi yukarıya iyice sıyırmış, başımın üzerinden çıkarıp atmıştı. Haydi artık o istediğimi yapsın diye hayalliyordum ama Babam hiç çabuk etmeksizin sırtımdan çözdüğü sütyenimi de çıkarmış, yalnızca külotla kalmamı sağlamıştı. Usulca yeniden sırt üstü dönmemi istemişti. Dudakları bana yanaşırken uzanıp havada buluşturmuştum dudaklarımızı. sanki aynı ağız içinde soluk alıyor gibi, soluk soluğa kopmadan öpüşüyorduk. Dudaklarımdan ayrıldığında artık altlara doğru iner ve külotumu da atar derken, ilk kere memelerimi öpmeye başlamıştı. Öpüşmek gibi, alışmanın zaman aldığı bir zevk değildi bu. Vücuduma göre çokta minik sayılmayan memelerim bazen ağzında tamamen kayboluyor ama en çokta, henüz büyümemiş uçlarını bir bebek gibi emiyordu. Hiç tatmadığım ama o ana kadar hayatıma giren en büyük haz olmuştu. Bunu tam gece yaşamak dahi bana yeter gibi gelmişti. Babam bi vakit sonra kendisi sırt üstü uyumuş ve kalçalarım kasıklarım onun başına gelecek biçimde 69 pozisyonu üzerine yerleşmemi sağlamıştı. harika bir kılavuzluğu vardı ve ben onunla yolculuktan çoık hoşnuttum. Kansızlığın ıslak içine yerleşiveren, banyoda benim ellerimde bir yılan gibi kıvranan penisi, şimdi tüm hoşluğu ile gözlerimin önündeydi ve ben ne yapacağım öğrenmiyordum. Babam başımı yumuşak bir otorite ile penisine yönlendirmiş, ağzına almak istermisin diye sormuştu ama çoktan dudaklarıma dayanmıştı. Ağzıma almam sanırım onu ellerimle okşamam gibi bir zevk veriyor olmalıydı. Bunu yapabilmemin yolu da sokabildiğim kadarını sokmak ve dudaklarımla zevk vermekti. İlk başlarda, sırf babam bundan beğenecek diye ağzıma izin vermiş, minik deliğime değmediği sürece girebildiği kadarına razı olacaktım. Alt tarafında her şeyin yolunda olduğunu düşünen Babam, şimdi kalçalarımın arasına dilini gezdiriyor, iki eliyle yanaklarını aralayıp, deliğime diliyle darbeler atıyor arada girmek ister gibi deliğime bastırıyordu. Benimde alt tarafımda her şey yolundaydı. Babam pak çok tatlı olmuş burası derken deliğimin lezzetinden bahsediyor olmalıydı. Elleri az evvel emmekten morarttığı memelerimi avuçluyor, dili hafif aralanan deliğimde az sonra ne yapacağını sinyallerini de veriyordu. Penisi o kadar sertleşmiş, damarları kandan kabarıp, o kadar yol yol olmuştu ki, artık yalnızca mantarını emebiliyordum. Bir den deliğime giren evvel bir, bir vakit sonra da bir kaç parmağının varlığı ile irkildim. Islak deliğime kabiliyetle girip çıkıyorlar, içimde gitgide yükselen bir hazzın tetiğine sürüklüyor gibiydiler. Zati çok minik olan kendi penisim arada bir Babamın dudaklarından kısmetini alsa da, önümdeki varlığını sezmez olmuştum. Tüm enerjim, dudaklarıma, memelerime ve kalçalarımdan içeri deliğime dönüşmüştü.
Babamın beni kenara vazgeçip yatakta doğrulması, beni dizlerim ve ellerim üzerinde önünde durmamı istemesi, o bildiğim daha doğrusu çok istediğim şeyin işaretiydi. Hemen derlenip dediğini yapmış, arkamda ne isterse yapması için, tamamen teslim olmuştum. Bir eliyle deliğimi rahat görmek için kalçamı yana sürüklemesi ve penisinin deliğimin bütün üzerinde ıslak darbeler vurmaya başlaması, bazı özel günlerinde Annemin beklediği zamanı andırdırmıştı. Onun kocası, bu gece de benim kocam olacaktı. Hazır mısın diyen Babam, daha ben yanıtımı vermeden deliğime ufak bir darbe ile mantarını sokuvermişti. Ufak bir darbe ve ufak bir sancıydı ama azıcık hareketsiz olunca hemen geçirvermişti. Artık ufak gidip gelmelerle deliğim tatlı bir sancı eşliğinde zevki de keşfediyordu. Bana hep aynı derinlikte gibi geldiğinden, kendimi iyice özgür vazgeçmiş, o gidip gelmelere aynı sancı eşliğinde, ben de kendimi geri iterek eşlik ediyordum. Bazen içimde penisimin hemen arka tarafında bir şeye bir yere dokonuyor gibi oluyor, orası her ne ise, masturbasyon ile boşaldığım zamanlar gibi, her an doruğa çıkabilecekmişim gibi zevkler veriyordu. Ne acayip yalnızca o duyguya, o duyguyu veren noktama kenetlenmiş, arasıra yaşanan temasın yükselen tadını çıkarıyordum. Penisim muhakkağım iyice küçülmüştü ama bir vakit sonra harika zevkler eşliğinde kendiliğinden damlamaya başlamıştı. Orgazm değildi belki ama orgazma yakın bir zevkin gelmek üzere olması gibiydi ve devamlıydı.
O zevke ne kadar kendimi kaptırdıysam artık, babamın kasıklarının kalçalarıma arkadan yapışması, tokat atar gibi sesler çıkarıp, ıslak darbelerini vurması, ne büyük şoktu. Babamın ağzıma dahi sığmayan kalın kocaman penisi, tamamen içimdeydi ve bir fırtınaya yakalanmış gibi, ıslak seslerle girip çıkıyordu. Arkamda eğilmekten yorulmuş olmalı, babam beni memelerimden kucaklayıp, içimden çıkmadan dizlerimiz üzerinde doğrulmamızı sağlamış, tıpkı ayakta sevişir gibi, aynı darbelerini bu kere başka zevk duvarlarıma sürterek vurmaya başlamış, memelerimin anlaşan uçlarını avuçluyor, bazen de ona dönmemi sağlayıp, dudaklarıma kısa öpücükler konduruyordu. Artık her yerim üşengeç bir zevkin içinde tüm bedenim ter ve zevk suları ile kaplı, giderek süratlenen bir temponun sarsıntısına teslim olmuştu. Babamın uzun bir eraksiyon ve çok uzun bir boşalmama rekoruna sahip olduğunu, o ilk gecemiz de yaşayarak bilmiştim. Belki bir kaç saat geçmişti ki babam, beni kasıklarımdan yakalayıp, kendi kasıklarına yapıştırarak, en derinlerimde sarsıntılar içinde zevk çığlıkları atarken, boşaldığını kavramıştım. Bir vakit içimde kaldıktan sonra geri çıkarken, deliğim ince tiz ıslak seslerle içindeki suları çarşafa vazgeçmişti. Neden yaptım öğrenmiyorum, arkamdan hala sular akarken, babamın penisinden de akan damlaları görünce, eğilip o damlaları bitene kadar emmiştim. Bu ilk sperm-meni tadımımdı. Tatsız, yapışık, kendisine has kokulu, beyaz-sarı karışımı bir renkteydi. Bir vakit sonra lezzetli bile bulabileceğimi o an asla düşünmezdim.
Babamla ilişkim, kızlarla kadınlarla olan bağlantımı sex hayatımı asla etkilemedi. Senelerce, yatakta-yanında, kendimi onun karısı gibi kabul ettim. Bu bir fantaziydi ve pişmanlığın zerresi olmadan yaşandı. Üvey Annem, bu vaziyetten asla bir hasar görmedi. babam onunla hayatını hep balansta yakaladı. Babam can verdiğinde, o deferi tamamen kapattım ama yazılı olmayan bir hatırat gibi, usumda, damarlarımda, duygularımda, benim ilk-tek erkeğim oldu hep.